ACI ÇEKMEKTEN ZEVK ALMAK!


Canım Takipçilerim

Sevginin Kaynağının Gücü adına,

Acının içinde zamanla insanların bağımlılık geliştirdikleri bir zevk, tat ve adeta bağımlılık geliştiren his var.

Çoğu insan belli bir konu üstünden acı çekmeye bağımlı yada agresyon kavga, dövüş, gerginlik ve öfke duygularını yaşayabilecekleri olaylar, konular veya ortamlar arıyorlar.

Kendinizi yada çevrenizdeki insanları birisine nasıl bağırdı, ayarladığı, kavga ettiği yada saldırdığını anlatırken gülümser veya suratında zevk alan bir ifade ile yakalayabilirsiniz.

Acı dolu şarkıları dinlerken yüzünüzde bir tebessüm oluşur ve zevk içinde dinler kendinizden geçersiniz.

en sevilen filmler aşk acısı dolu yada içinde kan vahşet veya korku olanlardır çünkü insanlar kendi içlerindeki vahşet ve korkuyu orada bulur bundan zevk alırlar.

acı çekmek, korkmak ve mutsuz olmak artık bir alışkanlık ve bağımlılık olmuştur.

Bunu fark edip bundan özgürleşmeyi, bunun yerine iyilikten, merhametten, sevgiden, başkalarının gerçekten iyiliğini istemekten ve mutluluktan zevk almaya geçmeyi seçene kadar zevk aldığınız duygu ve hisler gerçeğiniz olacaktır.

Mutsuzluk, korku ve endişe pekçok insan için güven aranıdır çünkü böylelikle rahat etmez, kendilerini her an tetikte tutarak gelecek olan sorunlara hazır yaşarlar. Lakin artık dünya bambaşka biryer. Köylerimiz eşkiyalar tarafından basılmıyor. Heryerden kamera teknoloji ve ileri seviye güvenlik önlemleri var. Ülkeler bile birbirleri ile fiziksel olarak değilde ekonomik olarak savaşıyor. Çok nadir fiziksel savaşlar var. Onlarda günden güne azalarak çok daha farklı savaş formatlarına bürünüyor.

Bütün hastalıkların çaresi tek tek bulunurken, artık insanlar sokaklarda aç susuz gezmiyorlar. Özetle binlerce yıldır devam eden düzen değişti. Elbette Afrika yada bazı çeşitli ülkelerde çok zor şartlar altında yaşayan insanlar dünyadaki çok boyutlular ve herşeyin var olması kuralından dolayı var.

Birgün gelecek ve hep söylediğim sonsuzluktaki ışığın, bilincin ve farkındalığın en yüksek olduğu noktaya ulaştığımız zaman dünyada Afrika yada çeşitli ülkelerdeki çok büyük yoklukta yaşayan insanlarda kalmayacaklar.

Atalarınız, aileleriniz, yaşadığınız toplum veya ait olduğunuz dini inanışa bağlı insanlar çok büyük acılar çekmiş olabilir. Sizlerde onlara aidiyet geliştirmek adına onların acılarını, öfkelerini veya his ve duygularını kendi varlığınızda yaşatıyor olabilirsiniz.

Sonuç olarak insan bedeni sürü zihniyeti ile yaşayarak doğa şartlarına karşı ayakta kalan bir hayvan türü ve bu canlı türü sürünün içinde yaşamak için sürün topluluğuna aidiyet geliştirerek kendini güvene alır. Lakin artık doğanın içinde yaşatmanın ötesinde tek başımıza hiç bir ülke, din yada topluluğa aidiyet geliştirmedende söndürecek mutlu mesut bahtiyar yaşayabiliyoruz. Özetle bir aidiyete tuttursak o aidiyet geliştirdiğimiz yerin öfkesi yada acılarını yaşamamıza veya acı ve öfke ile kendimizi güvende tutmamıza gerek yok.

Şimdi olayın derin kısımlarının ötesinde aile dizimindende bilinen insanların ailelerinin ve atalarının yaşamış oldukları duygu düşünceleri tekrar ederek onlara aidiyetlerini sürdürmelerinde aslında kişinin kendi gerçekliği bu dünya yaşamında ortaya koymasına en büyük engellerden birtanesi.

Birçok kişi annesi, babası yada aile fertler yada hayatın içinde çok örnek aldığı birileri olmaktan kendileri olamıyorlar.

Kişi ancak kendisi olduğu zaman kaynak ile hizalanmış, tam olarak akışta ve yaşamın tüm kutsamaları ve mucizelerini çok daha rahat alabiliyor.

Çünkü zaten hali hazırda yaşamış veya yaşayan bir kişi olduğunuzda kendiniz olmaktan kopuyor ve kendiniz olmadığını içinde kaynak ile olan bağlantınızı yaşayamıyorsunuz.

Mutsuzluk ve acıdan zevk almanız ile daha fazla mutsuzluk ve acı yada her ne konuda mutsuzluk ve acıya bağımlılık geliştirdi iseniz o konuda daha fazla mutsuzluk acı veya o konunun defalarca tekrarını yaşayabiliyorsunuz.

Aile üyeleriniz vefat etmiş yada hayatınızda güç aldığınız çok şey elinizden gitmiş hatta aşık olduğunuz sevdiğiniz kişi tarafından çok acılar yaşatılmış olabilirsiniz çünkü bunların hepsinde sizin egolarınızı yıkmak geçmiş hayatlarınızdan getirdiğiniz içinden çıkmanız gereken durumlardan daha rahat çıkmanız içindir.

Örnek olarak hayatta en güç aldığınız aileniz hep yanınızda olsa size güç verse belk asla kendi ayaklarınızın üstünde durmak mecburiyetinde kalmayacak ve kendi hayatınıza buradan sahip çıkmayacaktınız veya eşiniz ile ayrılık yaşamasanız belki hiçbirzaman buradan güçlü ve özgür bir noktaya ulaşamayacaktınız elbette bunların hepsi herkes için değişiyor bazı insan ailesi yada eşi ile ilgili böyle bir durum yaşamıyor çünkü onların dersleri farklı veya bu yaşamlarında ödüllerini toplamaya ve hayatın içinde ruhsal veya çok daha farklı alanlarda gelişmeye gelmiş olabiliyorlar.

Sonuç olarak hiç birimiz kader kurbanı değiliz hepimiz öğrenmemiz gereken durumların içinde geçiyor ve farklı alanlarda hayat okulumuzu tamamlamak üzere ilerliyoruz.

Elbette bunun içinden ilerlerken farkındalık, aydınlanma ve sonunda uyanış ile ilerlemek var. Birde acıdan beslenerek ilerlemek var. Acıdan beslenmekte bir deneyim ve eğitim bellide içinden geçilmesi gereken bir süreç ve birgün tamam artık dediğiniz noktaya kadar acıya, öfkeye karşı olan bağımlılığınız ile onlardan güç alarak yaşamaya devam edebilirsiniz.

Peki siz artık acı çekmeye, öfke duymaya, mutsuz, hüzünlü ve huzursuzluk içinde var olmaya doymadınız mı? Her nerede ne durum ve konumda olursanız olun birdahaki gelmeyecek olan zamanınızı mutluluk, huzur ve barış ile yaşayarak bunları daha fazla destekleyecek herşeyi kendinize çekmeyi seçmek ister misiniz ?

Sizi seven bir Can… 🙂

Leave a Reply